Sayfalar

2013/05/16

52 saat İstanbul

2013 Nisan 25 16:10 - 20:10 27 Nisan 2013 

Günlük okur gibi :)


PERŞEMBE _ 25 Nisan

16:10
Sabiha Gökçen Havalananından E-10 Otobüsü ile Kadıköy'e geçtim.

18:00
Turyol Kadıköy Eminönü Karaköy Hattı ile Eminönünde indim. T1 Tramvay hattını takip ederek Sultanahmet Camisine (Blue Mosque) ulaştım{ikindi namazı}. Konya'dan arkadaşım A. Üsame Ceran ile bahsettiğim hattın Sultanahmet durağında buluştuk.

20:30
T1 Aksaray durağında indik. Ardından civardaki bir camide akşam namazını kıldık. Dostum Üsame ve İstanbul'dan konyalı iki arkadaşıyla Kutlu Doğum Program afişlerini astık-afiş planda yoktu :)-.

21:00
Üsame'nin saat 22'de oda toplantısı vardı. Hem onun için hem beni eve yerleştirmek için -sırtımda ağır sayılacak cinsten bir sırt çantam var- için Fatihteki yurduna doğru harekete geçtik.

22:00
Üsame toplantıdayken ben oturmayacağım dedim çıktım dışarı. Şöyle bir rotada hiçbir şey düşünmeden yürüyerek gittim geldim. Ardında gene konyalı, Konya Lisesinden arkadaşım H. Basri Yıldırım ile görüştüm oda Kütahya'dan  İstanbul'a ulaşmış. Onun telefonun şarzı biterken Fevzi Paşa Cd. inmesi gerektiğini söylemiştim -Üsame toplantıdan önce bana söylemişti- ki bir daha telefondan ulaşamadık. Ben cd. nerde bilmezken Cem Yılmaz espirilerine konu olan adres tarifi sahnelerini birebir yaşadım. Hemde yanlış tarifler var işin içinde. Bir tevafuk ki Basri ile İBB binası önündeki kavşakta buluşmayı başardık.

23:00
Rotadaki A noktasına doğru geçtik, Üsamede toplantısını bitirmiş. 3 kişi plandaki gibi olmasada-daha eğlenceli oldu- buluşmayı başardık. Hemen Sur içinde (200 m) Meşhur Unkapanı Pilavcısında 3 kişi 1 porsiyon pilav yedik. Daha sonra Etibeyaz Dönerde dönerimiz yedik. Ardından doğru eve, AGD İstanbul sırtındaki agdbeyazıt evimize(ocaklı sokak/fatih) geçtik. Evdeki kardeşlerimizden burdan tekrar teşekür ederiz Allah kendilerinden razı olsun.

CUMA _ 26 Nisan

05:00
Sabah namazı için tercihimizi yakınımızda ki İskender Paşa Cami yapıyoruz. Ardından Yine Fatihte At Pazarında tarihi bir çay ocağında (ismini hatırlayamadım) kahvaltımızı poğaça ve duble bardak çay ile yapıyoruz. Bu arada bize namazla Beyazıt Kampüs başkanı ve teşkilatı eşlik ediyor, hoş bir sohbet döndü.



07:30
Teşkilattan ayrıldıktan sonra hiç vakit kaybetmeden gezi rotamızı belirlemeye çalışıyoruz. İlk olarak akbil bulmamız gerek olduğunu anladık. Üsame ile hemen yurduna giderek arkadaşlarında akbil emanet alıyoruz. Ve rotamızı biraz daha kesinleştirmeye çalışıyoruz.

08:30
Merkezefendi mezarlığıyla devam ediyoruz. Zeytinburnuda ki bu mezarlığa gidişimiz bayağı zor ve idaalarla dolu idi. Neyse ki sora sora bulabildik. Merhum Necmettin Erbakan Hocamız ve ailesine ziyaretlerimizi yaptık. Mezarlıktan dersimizi alıp ayrıldık.

10:00
Mezarlığın yanı başında ki parkta bulunan Panorama 1453 Tarih Müzesini de gelmişken gezelim istedik. Derim ki iyi ki girmişiz. İlk adımım attığımda yukarı yani gökyüzüne bakmıştım; o anda hissettiğim sanki farklı bir dünya semasına bakıyor olmamdı.:) Gerçekçiliği harika diyelim ve buradan da ayrılalım

11:00
Cuma namazını Sultanahmet Cami'nde kılmak için yola koyulduk. Gidişimiz gelişimiz kadar meşakkatli olmadı. 150 metre mesafede yine T1 Topkapı durağından bindik. Cumadan önce Üsamenin bir çalışması için üniversitesinin Beyazıt kampüsüne gitmemiz gerekti. Beyazıt-Kapalıçarşı durağında indik. Hep beraber kampüse girmek isterken görevliler Hasan ile beni içeri almadılar. Neyse Üsame işini hallederken biz Beyazıt Meydanını seyretmeye başladık. Beklerken zayıf kahvaltıya yenik düştük ve çorba içmeye kara verdik.(Üsame'nin izniyle :]) Yakında bir lokantada çorbamızı içtik Hasan'ımla. Bekleye dururken motor parkında seğirtmeye başladık. Motor yorumları ile epey vaktin geçtiğini fark ettik. Biz önden Sultanahmet Cami'ne gitmeye karar verdik. Cuma vaktine varken Ayasofya'yı gezelim istedik, aşırısında bir yoğunluk vardı. Girmedik, giremedik. Arkadan da Üsame geldi. Cuma namazımızı eda ettik.

14:00
Ayasofya'nın önü biraz daha sakinleşmeşti. Fırsat bu hemen ziyaretimiz yaptık. İç kısmın %30'unda çalışma vardı. Ziyaretimiz biraz kısa sürdü, büyüklüğüne oranla. Gezilmesi gerektiğini söylemiyorum.

15:30
Eminönü Balık Ekmek. Bu 3 kelimeyi bir araya getirmek için heyecanla harekete geçtik. ilk Galata Köprüsü altında ki lokantalardan birine oturduk ki içimiz rahat etmedi. Sihirli kelimeler bu mekanda yerine oturmuyordu. Siparişe rağmen siparişi iptal ederek kalktık. Tam yerinde yediğimize inandığım balık ekmeği turşusuyla yedik, üstüne soğuk limonatamızı içtik. Burada yemeğini yiyeni daha fazla oturtmuyorlar.

16:30
Tahmin etmediğim ama gezilerimiz arasında en anlamlısı olan yer Gülhane Parkı. Gülhane Parkı içi değil yalnız, park içinde tepede boğaz manzaralı yerden bahsediyorum. Çay tost vb. siparişinin verildiği otantik ahşap masa sandalyeye sahip serinletici havası olan dinlenebileceğiniz muhteşem mekan. 3 kişilik bakır çaydanlıktan ince belli bardağımızla çayımızı yudumluyoruz. Sohbet pek âla.. Manzara uzağımızda. (Kendi SÖZümü de buraya not düşeyim.) Sükunet ile oturuyoruz, ayrılasım gelmiyor buradan. Fakat ayrılık her yerde..

18:30
Parktan çıktığımız gibi Üsküdar İskelesine gidiyoruz. Biraz da Anadolu. Yeni Valide Caminde ikindi namazımızı kılıyoruz. Cami içinde uzanmış uyur halde Abdullah Emre Özdemir abimizi buluyoruz. Rahatsız etmeden kendisine bir not bırakıp çıkıyoruz. Üsküdar Harem Sahil Yolundan doğruca Kız Kulesi Sahiline geliyoruz. 3 geniş basamak ve üstüne sedir şeklinde rahat oturmak için minderi de bulunan herkesin kullanacağı bir mekan yapmış buranın belediyesi. En önde (bize-sedirde kilere- göre aşağıda) sandalye ve masalarda var. 2 paket çekirdek alıp en üst kod basamağa-sedire- oturuyoruz. Hasan ile Üsame tavlalarını oynarken ben manzarayı ve insanları izlemeye koyuluyorum. Güneşin batışına yakın bir ara fotoğrafçılar akın ettiler alacaklarını alan oldu. Daha da çeken vardı biz ayrılırken. Güneşin batışı seyre değer bir manzara oluşturuyor. Güneşi bir de burada batırın derim, tavsiyemdir. Yavaş yavaş otururken akşam namazı için vaktin daraldığını görünce hızlıca kalktık.

20:30
Vaktin dar olduğunu söylemiştim buna rağmen namazdan önce karnımızı doyurmaya karar verdik. Yeni Valide Cami civarı Uncular Caddesi üzerinde PİLAVCI da karnımız doyurduk. Maklube(ilk kez) yanında niğde gazozu ile beraber yedik. Acele çıktık, malum.

22:00
Eminönü için son feribot seferine bindik. Bu gün bizim için çok hareketli ve yorucu olmuştu. Yavaş yavaş günü bitirirken tatlı ile kapatalım istedik. Karaköy de tatlıcımızı bulduk. Oldukça kalabalık olan bu yerde çok oturmadık. Kapanışı yaparken emanetleri(akbil) teslim etmek için Fatihte ki Üsame'nin yurduna doğru harekete geçtik yavaş yavaş. Yurdun hemen yakınında Vefa Bozacısın da boza içelim istedik fakat içmedik.(Şimdi hatırlayamadım niye içmediğimizi)

Derken eve giriş saatimiz diğer güne biraz sarkmıştı. Tüm günün yorgunluğuyla; bir o kadar yorucu geçecek olan fuar gezimiz için ufak planlar yapıp yatış moduna geçtik.

Cumartesi _ 27 Nisan

08:00
9'da ki fuarın otobüs servisine yetişmek için kahvaltı yapmadan evden temelli ayrıldık. Üsame, Hasan ve ben üçlüsü beraber eminönüne indik. Üsame ile vedalaştık. Hasanla beraber Sirkeci Shell önünde bizi bekleyen servis otobüsene yetiştik. Yaklaşık bir saat kırk dakikada fuar yerine geldik. Ben fuar giriş kartımı gelmeden Trabzon'da online almıştım. Hasanın kaydını da çabucak yaptıktan sonra fuar gezimiz hafiften başlamıştı.

Öncelikle kahvaltı yaptık, fuar şartlarında tabi. Daha önceden fuara geleceğini haber aldığım Mimar A. Rıdvan Akıncı abimide buluşmak için aradım fakat ulaşamadım. Biz gezmeye devam ederken tekrar tekrar ulaşmaya çalıştım.

En sonunda ulaşmayı başardım. Ve buluşmayı da. Konya'dan hazır ayak görmeyeli bayağı olmuştu, ayrı bi sevindik. Beraberinde abimizin arkadaşı Mehmet Oğuz abimizlede tanıştık. Hep beraber sohbet, muhabbet, eğitim takviyeleriyle gezimize devam ettik. Bol bol kendi adıma broşür topladım. Ve tabi ki olmazsa olmaz promosyonlar..

Gayet zevkli, besleyici gezimizin sonuna geldik.

15:00
Dönüşümüz geldiğimiz gibi servisle yaptık. Rıdvan abiyle fuarda vedalaştık, Hasan ile de Servise binmeden önce. Çünkü Hasan geldiğimiz yere gidecek-eşyalarını almamıştı-. Ben sırt çantam ile Sabiha Gökçen Havalimanı'na direk servis otobüsle geçtim. Biraz erken vardım ama olsun bekledim, sonunda Konya vardı. :)

20:10
Artık herkes kendi yoluna. Uçağımızın rotası Konya.

Sonra falan falan..

Güzel İstanbul'u 52 saate sığdıramayız tabi; baharın yazıda olur inş.

Mustafa Şen - Trabzon

Bu yazı amatörce yazılmıştır.